Defans S.O.S. vermekte ve transfer diye bağırmakta!

Bu haftaki yazıya başlarken aslında yine her zaman yaptığım gibi maçı detaylı değerlendirmekti niyetim ancak maç boyunca takımımızın iki önemli eksiği maalesef ön plandaydı. Stoper ve Santrafor sıkıntısı artık gözle görülür derecede gün yüzüne çıkmıştı.

Maça iyi başlayan taraf her zaman olduğu gibi yine Beşiktaş’tı üstelik İnönü’nün muhteşem atmosferinde aksini beklemekte mümkün değildi. Akın akın Antep kalesine gidiyoruz ancak ceza sahası içinde ve etrafında pozisyon üretemiyor ürettiklerimizi de kolayca harcıyorduk. Ciddi bir gol sorunu olduğu ortada, orta sahanın üretken olamamasına santraforların yetersizliği eklenince ortaya bu sonuç çıkıyor. Q7’nin bireysel çabalarıyla tek başına taşıdığı topları ceza alanına yolladığında Aboubakar ve Cenk gerekli pozisyonları alamayıp topla bulaşamıyorlar, buluştuklarında ise kolayca pozisyonları harcıyorlardı. Santrafor olmanın önemli özelliklerinden biri de pozisyon almaktır.

40.Dakikada Vincent Aboubakar’ın şapkadan tavşan çıkarır derecesinde attığı muhteşem gol ile skoru bulduk ve maçı da böyle tamamladık. Ancak yine diğer maçlarda olduğu ve hep bahsettiğimiz gibi skoru bulduktan sonra iki akabinde üçü bulmak yine imkansız gibi görünüyordu. Gol atana kadar bir Beşiktaş ve attıktan sonra bir Beşiktaş olarak iki ayrı takım izliyoruz sahada her hafta.

Atanları değerlendirdik gelelim bir de tutan bölümünün savunma bloğuna. Aslında Beşiktaş’ımızın en büyük sorunu da burada aslında. Rhodolfo’nun uzun süren sakatlığının ardından dönüşü Tosic’in iyi performansı ve Marcelo’nun buna ayak uydurması bu eksiği açıkça unutturdu bize. Ta ki bu haftaya kadar; bu hafta bu 3’lü tam anlamıyla “Biz yetersiz kalıyoruz!” diye yüzümüze vurdu gerçekleri. Rhodolfo’nun maç eksikliği had safhada, temposu hiç yok hatta ve hatta pozisyon, zamanlama hepsi o sakatlıkla uçup gitmiş gibi. Hele bir pozisyon var ki Ghilas’ın 3 metre arkadan gelip Rhodolfo’yu geçerek topu alması ve gol pozisyonuna girmesi bu anlattıklarımın özetiydi ve benzer pozisyonlarda kaleyi Fabri ve melekleri korudu resmen. Marcelo da Rhodolfo’ya ayak uydurunca vay defansın haline. Ghilas tüm kafa toplarına vurdu, topu indirdi aldı döndü ve buna iki stoperimiz maalesef dirençsiz kaldı. Beşiktaş’ın stoperi isen bu toplara vurdurmayacaksın. Uzun lafın kısası defans S.O.S. vermekte ve transfer diye bağırmakta. Hazır bu maçı kayıpsız atlatıp devre arasına girmişken bir stoper transferi şart diye düşünüyorum.

Ryan Babel transferini başarılı buluyorum çünkü kanatları çeşitlendirmek ve güçlendirmek iyi bir santrafor transferiyle gol yollarındaki sıkıntıyı da çözecektir. Ryan Babel bu kalitede bir oyuncu.Santrafor konusunda da konuşulan bir çok isim mevcut. Etoo mu Gomez mi dersen, bence naz yapan Gomez’dense istekli, arzulu, süper lig devamlılığı olan ve en önemlisi Beşiktaş formasının kıymetinin bilincinde olan Eto'o daha faydalı olacaktır.

Son olarak maçtan da birkaç enstantane konuşmak gerekirse daha 6.dakikada kale vuruşu kullanırken vakit geçiren Kaleci Gökhan’ı, ilk yarının her dakikasında top oynama niyetinden ziyade yatmaya gelmiş olan Antep oyuncularını ayıplıyor bu eylemlerini onaylamayan ve kendi futbolcularına tepki gösteren İbrahim hocayı can-ı gönülden kutluyorum. Bu duruş bu ahlak ve bu futbol bilgisiyle devam ettiğin sürece basın toplantısında da bahsettiğin,hayalini kurduğun günlere ulaşman çok da zor olmayacak hocam.

Kaan Süer / Siyahlabeyaz