Şampiyonlar Ligi son maçı Dinamo Kiev ile başlayan ve Bursaspor maçının sonrasında yaşananlar ile biten kısacık sürede yaşananları, tribünlerinde nabzını bizzat sizler için yaşayarak tutan Kaan Süer Beşiktaş'ın son dönemini sizler için yazdı
İskoç Cellat Beşiktaş’ın kellesini vurdu
Skandal kararlarıyla 25.dakikada sonumuzu getirecek İskoç’un düdüğüyle maç başlamıştı. Ortada
giden bir oyun gibi gözükse de bireysel hatalarımızdan kalemizde tehlikeler görüyorduk. Henüz
9.dakikada hatalar zincirine son olarak Tosic’in yetersizliği eklenince kalemizde ilk golü gördük. Bu gol aslında direncimizi inancımızı kırmamıştı. Biz Beşiktaş’tık İnönü’de Benfica’yı dize getirmiştik.
Karşımızdaki Kiev asla bizim kalitemizde olan bir takım değildi. Ve o kara dakika geldi. Arkaya atılan uzun topa Beck avantaj sağlayıp topu kontrolü altına almışken rakibinin arkadan darbesiyle kendini yerde bulmuş hiçbir şeyden habersiz yuvarlanırken ayağına takılan rakibinin düşüşünü fırsat gören İskoç Cellat Beşiktaş’ın kellesini vurdu. Penaltı ve kırmızı kart. UEFA’nın Türk düşmanlığı gözler önünde icra ediliyordu. Madem bizi bu kadar istemiyorsun kardeşim neden alıyorsun bu organizasyonlara, neden bizi aldıktan sonra dışarıda bırakmak için kendini paralıyorsun. Baştan alma olsun bitsin. Ne bizim sinirlerimizle oyna ne de duygularımızla. Hakem diye gönderdiğin İskoç Tetikçiyi yine elit klasmana alma... Gerisi malum tabi. Gardımız düştükten sonra 3 - 4 - 5 - 6. Ne önemi vardı ki artık. Kaldı ki bu gollerin de bir kısmı şaibeli olmasına rağmen. Sinirliydik, kızgındık, kırgındık. Kırgınlığımız Şenol Hoca'yaydı belki de. Bu lobinin bu tiyatronun ekmeğine yağ sürmeseydin hocam. Dirençli Bir Beşiktaş çıkartıp sonuca gitseydin keşke.
Gelelim Bursa maçına;
Kırgındık ama Beşiktaş’ımızı yalnız bırakacak değildik. Hınca hınç doldurduk İnönü’yü, taraftarın
desteği müthişti. İlk 20 dakika Bursa biraz direnir gibi gözükse de Beşiktaş kontrolü ele almakta
gecikmedi. Topla oynama oranı % 70 e % 30 olmuştu. Pozisyon üretemesekte oyunu yığmıştık rakip
sahaya ilk yarı. İkinci yarının başlamasıyla müthiş bir hamleyle Hoca Olcay Tolgay değişikliği yaptı.
Tolgay Arslan sadece takımı değil taraftarı da iyiden iyiye coşturmuştu Defanstan aldığı topları direk ileri taşıyıp takımı pozisyondan pozisyona soktu ve beklenen an geldi. Sağdan ceza alanına giren Gökhan rakibinin darbesiyle yerde kaldı ve Bülent Yıldırım’a penaltı vermekten başka çare bırakmamıştı. Topun başındaydı Cenk ve çok net bir vuruşla topu ağlara gönderdi. Beşiktaş’ımızın ataklarının ardı arkası kesilmiyordu. Bu sefer soldan ceza sahasına giren Oğuzhan Merter’in darbesiyle yerde kaldı. Ve yine penaltı. Aklımıza hemen Merter’in sarı kartı geldi. Atılmalıydı ikinci sarı karttan ama hakem es geçti. Neden çünkü İkinci penaltıyı vermişti. Ey Bülent Yıldırım haklı olarak mecbur verdiğin 2 penaltıyı lütuf mu saydın. Neden atamadın Merter’i. Beşiktaş hak ettiği iki penaltıyı aldı diye Beşiktaş’ı hakem mi korudu? Bülent Yıldırım bile net penaltıları çaresizlikten verdi, yapacağı başka bir şey yoktu. Ama hemen Beşiktaş düşmanları dikildi ayağa. Beşiktaş’ı nasıl durdururuzun derdindeler ya. Ben size söyleyeyim Beşiktaş’ı durduramayacaksınız. Maçı 2-1 bitirdik. Tolgay’la uyuyan Beşiktaş ikinci yarı uyandı ama 90 dakika yine kendinde olmayan uyuyan Oğuzhan’ı izledik Hocayla birlikte. Oğuzhan’ın bir an evvel kendine gelmesi şart.
Maç sonrası ise yüreklerimizi yakan hain saldırı hepimizi yasa boğdu. Ne maç ne puan ne de başka bir şey 36 Polis 8 sivil 44 şehidimiz hiçbir şeyle ölçülemez. Yazık o giden canlara yazık ateş düşen
ocaklara. İnsanın yeter artık diye haykırası geliyor. Bu hainlerin cezası verilmeli, misli ile karşılık verip bu iş bitirilmeli. Yazık giden canlarımıza...
UEFA Kupasında yolumuza devam ediyoruz. Rakibimiz Israil Ekibi Hapoel Beer Sheva
Beşiktaşımızın kalitesinde bir ekip değil ancak tedbiri elden bırakmamalı elde kalanın kıymetini bilmeliyiz.
Kaan Osman Süer / Siyahlabeyaz


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder