Lig ikincisinin ve renklilerin kazandığı bir haftada 2 puan kaybetmek...

Olimpiakos maçından yorgun dönmüş dinlenmeye dahi vakit bulamamış bir Beşiktaş, Sergen Yalçın ile farklı bir hava yakalamış diri Kayseri spor maçında oldukça zorlandı yorumunu yapan Kaan Süer, lig ikincisinin ve renklilerin kazandığı bir haftada 2 puan kaybetmenin can sıkıcılığını yazdı

Bir hafta evvelki başrol hunharca çıkarttığı kartlarla zaten Beşiktaş’ın kolunu kanadını kırmıştı. Q7 ve Gökhan Gönül’ün yokluğuna bir de Babel’in formsuzluğu eklenince Beşiktaş’ın kanatları işlemez olmuştu. Tabii burada Kayserispor’un oyun iştahını da unutmamak lazım. Beşiktaş’ı ön bölgede sıkıştırıp paslı çıkışlarını engelleyerek topu 3. bölgeye taşımasına mani olmuşlar ve Beşiktaş’ı ilk yarıda durdurmayı başarmışlardı. İkinci yarıda Şenol Hoca farklı bir taktikle sahaya çıktı. Öncelikle doğru bir değişiklikle formsuz Babel’i alıp orta sahayı ileri atabilecek Tolgay’ı sisteme monte etti. Hücum ederken 4-3-3'e, savunma yaparken ise 4-4-2'ye döndü. Tabii bu durum ara sıra aksayınca, yani savunma yaparken de 4-3-3'te kalınca Beşiktaş’ın arka dörtlüsü zorlanmaya başladı. Özellikle Beck yaklaşık 70 metrede yalnız oynamaya başladı ve onun arkasında oluşan boşlukları Marcelo kapatmaya çalıştı. Belli bir noktaya kadar da kapattı ancak Varela’nın sprintlerine karşılık vereyim derken yorgun vücut 54. dakikada patladı. Obturator externus kasında (yani uyluğa dış rotasyon veren kas) 1. derece yırtığın oluşması ile oyundan çıkarak yerini Mitrovic’e bıraktı. Bu dakika itibariyle de Beşiktaş savunmasının dengesi bozuldu. Bozulan dengeye Tosic’in hataları da eklenince önce 64. dakikada Umut Bulut'la sonrasında ise 82. dakikada Andreas Beck’in kendi kalesine attığı birbirinin kopyası iki golle maçı berabere bitirdik. Aslında ikinci yarıya başladığımızda istekli, yüklenen bir Beşiktaş vardı. Bu istek ve arzu 55. dakikada golü de getirdi ancak özellikle takımın yorgunluğu gözle görülür derecede oyuna yansıyordu. Geriye düştüğümüzde patinaj çeken bir Beşiktaş, Aboubakar’ın gayretiyle 2-2'yi yakalamış ve maçı da böyle bitirmişti.

Lig ikincisinin ve renklilerin kazandığı bir haftada 2 puan kaybetmek can sıkıcı. Zaten yapılmak istenen de buydu. Şimdi o başrollerin baronlarına soralım oldu mu şimdi istediğiniz? Siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın, renklileri ne kadar iterseniz itin, belediyeden yarattığınız takımı yukarıda tutun istediğiniz kadar ama bu takım bu sene seve seve şampiyon beyler. Bu maç temposunda böyle kayıplar olağan, önemli olan bir an evvel eskiye dönüp seriye devam etmek. Şimdi sıra Antalyaspor maçında, bu maçla tekrar galibiyet serisine başlayalım. Tabii Antalya maçına ayrı bir parantez açmak lazım; ligin sevilen kendince mücadele eden takımlarından biriyken Eto’o konusunda sergilediği tavır ve Antalyaspor yönetiminin tesis açılışında Beşiktaş yönetimine yaptığı ayıpla itici hale gelen bu takımla oynayacağımız mücadeleye bu olanları unutmadan hazırlanmak lazım.

Ligi bir kenara bırakarak perşembe günü oynayacağımız UEFA mücadelesine gelecek olursak eğer; Marcelo’nun durumu henüz belli değil ancak savunma bloğu için denge bir isim oynayacak gibi de gözüküyor. Yunanistan’da alınan sonuç tur için yeterli gibi gözükse de Olimpiakos’un dış saha takımı olduğunu unutmamak lazım. İnönü Stadı'ndaki kazanma alışkanlığına devam ederek dengeli bir şekilde ciddiyeti elden bırakmayan bir Beşiktaş bu turu da rahatlıkla geçecektir. Perşembe günü takımımızı ekranda ve statta maç sonuna kadar destekleyerek hem geçmiş lig maçını unutturmalı hem de bu turu atlatmalıyız. Beşiktaş’ımıza başarılar.

Kaan Süer / Siyahlabeyaz