Utanmazlar! - Son Dakika Beşiktaş Haberleri, Transfer, Puan Durumu ve Fikstür | siyahlabeyaz.net

Lider olarak haftayı tamamlayan Beşiktaş’a kalıcı zarar verme psikolojisine bürünmüş ve görev bilinci ile sahaya çıkmış bir hakem olan Yaşar Kemal Uğurlu'yu eleştiren Kaan Süer, UEFA Avrupa Ligi öncesi siyah beyazlıların son durumunu kaleme aldı.


Bu haftanın başrol sevdalısı Yaşar Kemal Uğurlu’ydu. Daha maç başlar başlamaz öyle bir hava vardı ki 2003-2004 sezonu Samsunspor maçı ve Cem Papila geldi akıllara. Beşiktaş yine topa hakim, pas oyununu yapan ve sabırla hücuma çıkan bir oyun görüntüsü verirken; Çaykur Rizespor ise Beşiktaş’ın öndeki hücum dörtlüsünü durdurmaya çalışan ve bu dörtlünün Atiba ve Oğuzhan ile olan pas trafiğini kesmeye çalışan bir görüntüdeydi. Maç bu taktiksel savaşa gebe olarak başladı. Beşiktaş sağlı sollu gelmeye çalışıyordu. Ancak bir isim vardı ki görev bilinciyle oraya gelmiş, maçın sonucu veya gidişatı umurunda olmayan, Beşiktaş’a kalıcı zarar verme psikolojisine bürünmüş bir orta hakem: Yaşar Kemal Uğurlu.

Başlama düdüğünden itibaren devamlı aradı, kolladı. Rizespor’un kartlık faullerini atlayarak 16. dakikada Gökhan Gönül’e, 18.dakikada Atınç’a ve 26. dakikada Q7’ye sarı kart göstererek Beşiktaş’ın belini kırmak için ilk hamlelerini yaptı. Gökhan Gönül ve Q7 hamlesi stratejikti. Kart sınırında olan bu oyuncuları hemen egale edip üstüne bir de Atiba’yı yakaladın mı, hem mevcut maçta hem de bir sonraki maçta Beşiktaş’ı eksik bırakmak ve demoralize etmekti amaç. Bu süreçte Rize’nin sert futboluna göz yumarak sahadaki tansiyonu iyice artırdı. Böylece gerilen Beşiktaş takımının hem pozisyon üretmesini engelledi hem de kırmızı kartlık pozisyonlara davetiye çıkartmaya çalıştı. Aslında tam da Beşiktaş kontrolü kaybetmek üzere ve ekmeğine tereyağı sürmek üzereyken, 41. dakikada soldan gelen Beşiktaş akınında Q7’nin topuk pası, Adriano’nun müthiş ortası ve atağa katılmış Gökhan Gönül’ün harika vuruşu ile topun ağlarla buluşması bütün oyunu bozmuştu. Hatta ve hatta gol esnasında öyle bir sahne var ki müstakbel başrol oyuncusu ne yapacağını şaşırıp, bir süre golü vermemek için çabalayıp sonunda çaresiz kalınca çökmüş bir surat ifadesiyle orta sahayı gösterdi. Bu sahne de aslında beklenenin ve yapılmak istenenin özetiydi. Ve ilk yarı bu sonuçla tamamlandı.

Tabii Şenol Hoca gerekli uyarıları yaptı takıma, çünkü durumun farkındaydı en az bizler kadar. Beşiktaş ikinci yarıya daha temkinli, daha uzak ve maçı bitirmeye yönelik çıkmıştı. Hem UEFA maçı akıllardaydı hem de bu maçı kazasız belasız atlatmaktı amaç. Bir de, bir önceki hafta derbi galibiyetinin rehaveti tuz biber oldu bütün bu olumsuzlukların üstüne. Son 10 dakikada kalemizde ciddi tehlike yaşadık. Özellikle Atınç’ın Kweuke’yi kaçırması ve bu pozisyonun karambole dönüşmesi, Atınç’ın topun üstüne düştüğünde elle müdahalesi, hem bizlerin aklını başından aldı hem de dışarıda bekleyen çığırtkanlara malzeme çıkardı. Pozisyonun penaltıyla uzaktan yakından alakası yok, baştan onu belirteyim. Hiçbir avantaj sağlamıyor ve akabinde topu kafayla uzaklaştırıyor. Yani müstakbel başrol oyuncusu bile bu pozisyonu veremedi. Biraz kıvılcım hissetse rahatlıkla penaltıyı çalmaktan geri kalmazdı buna emin olun.

Maç bu skorla bitti. Kolay geçeceğini düşündüğümüz maç öyle bir hal aldı ki iş “1-0 olsun bizim olsun”a geldi. Kötü oynadığınızda, üretemediğinizde bu tarz maçları kazanmayı bileceksiniz; ki “Büyük Takım” olmanın gerekliliği de budur. Gelelim maç sonrasına… Tezgâhı kuran Atınç dedi. Atınç’ın pozisyonunu tam sakız yapacaklardı ki Allah’ın sopası yok, Mehmet Topal çıktı sahneye. Topu eliyle güzelce düzelttikten sonra 90+1’de ağlara gönderdi ve hepsini mosmor etti. Kendisi de rahatsız oldu bu durumdan gol sevincinde yüz ifadesi her şeyi anlatıyordu. Ve bu durum Kanarya tezgâhtarlarını sus pus etti. E tabii bir de diğerleri vardı. Hele bir yöneticileri var ki her gün televizyonlarda demeçler veren. Yahu Sn. Nazifoğlu; taraftarın protesto ediyor, istifa diyor, otobüsünü tekmeliyor sen hâlâ ille de Beşiktaş diyorsun. Efendi Beşiktaş’ı gördük diye demeçler veriyorsun. Tabii, Beşiktaş’ın büyüklüğü yıllardır utanmadan emek hırsızlığı yapanları bugün mağdur edebiyatına sevk etmiştir.

Bu mağdur, utanmaz grubunu bir kenara bırakıp perşembe günü oynayacağımız UEFA maçına odaklanmamız lazım. Orada biraz daha istekli ve arzulu olmamız gerekiyor. Zor bir deplasman bizi bekliyor. Başarılar Beşiktaş’ımıza.

Kaan Süer / Siyahlabeyaz


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder