"Gençlerbirliği takımını Ümit Özat’tan önce ve sonra bu kadar arzulu, istekli ve çok koşan bir oyun anlayışında hiç görmedim" diyen usta yazar Kaan Süer, Beşiktaş'ın Gençlerbirliği galibiyetine ve Şenol Güneş'le maç içinde yaşanan gerginliğe değindi.
siyahlabeyaz | Akhisar’ın Başakşehir’e yaptığı 1 Nisan şakasından sonra Gençlerbirliği önünde mutlak galibiyet kaçınılmaz olmuştu. Farkı 5 puana çıkarmak ve biraz da olsa kredilenmek için İnönü’yü dolduran taraftar ve Beşiktaş takımı sahada hazırdı. Maç öncesinde Ümit Özat, Şenol Güneş’in elini öpmüş; hem saygısını göstermiş hem de başarılar dilemişti.
Gençlerbirliği maça baskı yapan Beşiktaş’ı oynatmamaya yönelik bir anlayışla çıkmıştı. Kısmen de oyunun belli bir bölümünde bunda başarılı oldular. Ben Gençlerbirliği takımını Ümit Özat’tan önce ve sonra bu kadar arzulu, istekli ve çok koşan bir oyun anlayışında hiç görmedim. Biz tabii kimse karşımıza geçsin kalesini açsın demiyoruz ama bu hibrit çim,futbolu güzelleştirdiği kadar oraya gelen rakip takımı da kamçılıyor zannedersem. Ya da başka bir iş var bu işin içinde, acaba stat girişinde yemeği mi suyu mu etkiliyor bu rakipleri? Yoksa başka bir şey mi? Neyse bunu bir kenara bırakalım ve maça dönelim, dönerken de özellikle sonraki haftalarda da aynı performansı bekleyelim “Ümitli” gençlerden.
İlk yarı oyun bozma isteği, sertlik, hakemin sertliğe göz yumuşu ve Fabri’nin sakatlığı bir nebze de olsa Beşiktaş’ı durdurdu. 33 ve 45. dakikalar arası neredeyse hiç top oynanmadı. Fabri sakatlandı. Cenk’e yapılan sert müdahaleyi sade bir faul ile geçiştirmeye kalkan Serkan Çınar’a Şenol Güneş ve kulübe tepki gösterince takke düştü kel göründü. Nerede o başta el öpen çocuk? Kendisini futbolcu sayıp milli takıma alan hocasının üstüne yürümeden işi laf cambazlığına kadar vardırıp, yenilgiyi hissetmişçesine, akıl hocalarına vereceği hesabı düşünerek kendini paraladı. Saha kenarında adeta debelendi. Nerede kaldı saygı Ümit Özat?
Her şeye rağmen o hocan yine “Maç içinde olur böyle şeyler”dedi. Seni övdü, takımını övdü; bir erdem gösterdi, esprili yaklaştı. Ama sen o kadar kurulmuştun ki çıktın TV’lere koskoca Beşiktaş Kulübünün hocası için ağza alınmayacak cümleler sarf ettin. Konuşmasından girdin, kıyafetinden çıktın. Sen önce bir aynaya bak sevgili Ümit Özat. Yanlış anlama aynaya bak dediysek; görüntünle ilgili değil sorunumuz, kendinle yüzleş! Yaptığın hareketleri kim için, ne için yaptın onu sorgula! Ve bir daha da sakın Beşiktaş Kulübünü ağzına alma. Beşiktaş ismi senin o büyük saygısı bilmeyen ağzına yakışmıyor. Sen mâl olduğunu iddia ettiğin yerlere hizmet etmeye devam et. Ama el öptürüp yollayınca da bu kadar kızma; bükemediğin bileği öpeceksin.
Dönelim maça. İlk yarının sonunda uzatma dakikalarında soldan çok etkili gelen Beşiktaş, Q7’nin ortasında Babel’in kale önünde topu Oğuzhan’a indirmesi ve Ozi’nin net vuruşuyla 1-0 öne geçti ve devre de bu şekilde bitti. İkinci yarıda rahatlamış, kendi oyununu sergileyen bildiğimiz Beşiktaş sahadaydı. Topa hâkim, pas oyununu doğru işleten Beşiktaş’ımız 61. dakikada önce Talisca, 85. dakikada da Babel’in füzeleriyle maçı 3-0 tamamlayarak 3 puanla sahadan ayrıldı. Bu galibiyet sonunda en yakın rakibiyle puan farkı 5’e çıktı. Bu da maç başında Gençlerbirliği’ne ümit bağlayanların ya da tabiri caizse “Ümitli Renklilerin” hayallerini suya düşürdü. Maçın başında hocanın elini öpenler maç sonunda da liderin elini öptüler.
Bu hafta zorlu Trabzon deplasmanına çıkarken 2. ve 3.nün aralarında oynayacağı maç büyük ölçüde işimizi kolaylaştırabilir. Biz kendi oyunumuz sahaya yansıtır, bu maçı da atlatırsak daha önce de dediğimiz gibi 29. haftada bu işi bitiririz.
Kaan Süer / Siyahlabeyaz